Son dakika haberi olarak duyurulan 6,2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul'u beşik gibi salladı. Bu doğal afetten etkilenen şehrin sakinleri arasında korku ve paniğin hâkim olduğu gözlemleniyor. Depremler, insanların sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da derin izler bırakan olaylardır. Özellikle İstanbul gibi büyük ve yoğun nüfuslu bir şehirde, depremle birlikte oluşacak psikolojik travmaların ne denli önemli olduğunu anlamak gerekiyor.
Deprem gibi doğal afetler, bireyler üzerinde çok çeşitli psikolojik etkilere yol açabilir. İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem sonrasında yaşanan korku, kaygı ve belirsizlik duyguları, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) riskini artırabilir. Özellikle tanık olan ya da etkilenen kişilerde yoğun bir kaygı durumu meydana gelebilir. Sosyal psikologlar, bu tür olayların sonuçlarının uzun vadede bireylerin ruh sağlığını etkileyebileceğini ifade ediyor.
Deprem sonrası kaygı, panik atak belirtileri, uykusuzluk ve genel bir huzursuzluk hali oldukça yaygın gözlemlenen durumlar arasında. İnsanlar, kendilerini güvende hissetmediklerinde ve belirsizlik içinde yaşadıklarında, bu tür psikolojik belirtiler ile başa çıkmakta zorlanabilirler. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan insanlar, depremler gibi doğal afetlerin sık yaşandığı düşüncesiyle sürekli bir kaygı içinde olmakla birlikte, bu psikolojik yük zamanla daha da büyüyebilir.
Depremin yaşamımızdaki etkilerini en aza indirmek için önceden alınacak tedbirler büyük önem taşımaktadır. İstanbul'da özellikle bina güvenliği, deprem anında nasıl davranılması gerektiği ve acil durum planlarının oluşturulması konularında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Ama önemli bir diğer konu da toplumsal bir bilinç ve dayanışma oluşturmaktır. Bireylerin, birbirlerine destek olması psikolojik olarak bu tür durumlarla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olabilir.
Psikologlar, deprem sonrası yaşanacak panik ve kaygının azaltılması için önerilerde bulunuyor. Öncelikle, deprem sırasında panik yapmamak, sakin kalabilmek ve önceden planlanmış güvenli alanlara ulaşmak son derece önemlidir. Ayrıca, afet sonrası oluşacak depresyon ve kaygı problemleri için profesyonel yardım alınması gerektiği belirtiliyor. Çeşitli psikolojik destek hizmetleri ve destek grupları, bu tür zor zamanlarda bireylerin yaşadığı kaygıyı azaltmak adına büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin sadece fiziksel yönü değil, psikolojik etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Toplumsal dayanışma, bireysel ve kolektif stresle başa çıkmak için kritik bir unsurdur. Deprem ve benzeri doğal afetlerin birer gerçek olduğu gerçeğiyle yüzleşmek, toplumun bu tür olaylara daha dirençli hale gelmesine yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, bir arada durmak ve birbirimize destek olmak, zorlu zamanlarda en büyük güç kaynağımızdır.