İstanbul'un Sultangazi ilçesinde bir gecekondu yangını, bölge sakinlerinde büyük bir korku ve endişe yarattı. Yangın, gece saatlerinde gerçekleştiği için, birçok kişi uykusundan uyandırıldı ve ani bir panik yaşandı. Yangının neden olduğu maddi kayıpların yanı sıra, yaşanan psikolojik travma da oldukça önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazımızda, bu tür olayların insanların ruh sağlığı üzerindeki etkilerini ve iyileşme süreçlerini ele alacağız.
Yangın gibi doğal olmayan bir afet, bireylerde birçok psikolojik sorun ortaya çıkmasına neden olabilir. Gecekondu yangını o kadar anidir ki, insanlar olayın gerçekleştiği anı uzun süre unutamazlar. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), korku, kaygı bozuklukları ve hatta depresyon gibi durumlar bu tür yaşantıların sonucunda sıklıkla görülmektedir. Yangın esnasında yaşanan panik ve korku, bireylerin ruhsal durumunu olumsuz etkileyerek, günlük yaşantılarında da sorunlar yaşamasına sebep olabilir.
Ayrıca, yangın sonrasında evini kaybeden veya maddi kayıplar yaşayan bireyler, kaybın acısını daha derin bir şekilde hissederler. Maddi kaybın yanı sıra, yaşayanlar için evin bir güvenli alan, bir sığınak olması nedeniyle zihinsel etkiler de ağırlaşır. Güvenlik hissinin kaybolması, bireylerin ruh sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilmektedir.
Yangın gibi travmatik bir olay sonrasında iyileşme süreci zaman alabilir. Bu süreçte ciddi anlamda psikolojik destek almak büyük önem taşır. Psikolojik destek, bireylerin yaşadıkları travmaya dair duygusal yüklerini hafifletmek ve yaşadıkları kaygı, korku gibi hislerle başa çıkabilmelerine yardımcı olur. Aile, arkadaş ve toplumsal destek, bu süreçteki önemli unsurlardır. Yangın sonrasında oluşturulan yardımlaşma ve dayanışma projeleri, hem manevi destek hem de maddi yardımlar ile bireylerin yeniden toparlanmalarını kolaylaştırır.
Uzmanlar, bu tür olayların ardından kişilere duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için fırsatlar yaratmanın çok önemli olduğunu vurguluyorlar. Gruplar içerisinde yapılan paylaşımlar, bireylerin yalnız olmadıklarını hissetmelerini sağlar. Ayrıca, bazı bireylerde yatıştırıcı etkileri olan destek gruplarının oluşturulması, tedavi sürecini hızlandırabilir. Yangın sonrasında yaşanan duygusal kayıplara ilişkin sık yapılan destekleyici görüşmeler, hem toplumun hem de bireylerin huzur içinde yeniden yaşama tutunmaları adına kritik bir rol oynar.
Sonuç olarak, İstanbul’da yaşanan gecekondu yangını, sadece fiziksel hasarlarla sınırlı kalmayıp çok daha derin psikolojik izler bırakan bir olaydır. Yangın sonrasındaki bu etkileri göz önünde bulundurarak, bireylerin desteklenmesi ve iyileşme süreçlerinin hızlandırılması, toplumsal dayanışmanın en önemli göstergelerinden biri olacaktır. Unutulmamalıdır ki; bir afet sonrasında yaşananlar, sadece anlık bir kayıptan ibaret değil, aynı zamanda ruhsal olarak da birçok bireyi etkileyecek bir süreçtir.