Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2023 yılında gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sınavı'na (LGS) ilişkin hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı. Eğitimde başarının önemli göstergelerinden biri olan sınav sonuçları ve soruların niteliği üzerine yapılan bu açıklama, öğrencilerin öğrenme süreçleri ve eğitim sisteminde köklü değişimlerin gerekliliği açısından büyük önem taşıyor. Raporda, soruların yüksek ayırt edici düzeyde olduğu ve bu durumun eğitim sistemine olası etkileri tartışıldı. Özel eğitim psikologenleri ve akademisyenler, bu durumun öğrenci motivasyonu ve öğrenme hedefleri üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Ayırt edici düzey, bir sınavın öğrencilerin bilgi ve becerilerini ne kadar iyi belirlediğinin bir ölçüsü olarak kabul ediliyor. MEB, LGS kapsamındaki soruların, öğrencilerin konuları anlama ve uygulama düzeylerini ayrıştıracak şekilde hazırlandığını belirtti. Bu durum, her öğrencinin kendi potansiyelini ortaya koyabilmesi ve gerçek bilgi düzeyinin değerlendirilmesi açısından son derece önemli bir kriter. Ancak, beklenmedik bir zorluk seviyesiyle karşılaşan öğrenciler, sınav kaygısı ve motivasyon sorunları yaşayabilir. Eğitim psikologları, bu tür durumların, özellikle gençlerin özgüvenini ve akademik başarıya dair beklentilerini olumsuz etkileyebileceğini vurguluyor.
Rapordaki bulgular, yalnızca sınavın niteliğini değil, ayrıca eğitim sistemindeki genel yapıyı da sorgulamamıza yol açıyor. Yüksek ayırt edici özellikteki sorular, öğrencilere daha derin bir anlama ve problem çözme becerileri kazandırırken, eğitim sisteminin bu yönde nasıl evrileceği ve öğretmenlerin bu gelişmelere nasıl hazırlıklı olması gerektiği de tartışılması gereken bir konudur. Aileler, çocuklarının karşılaştığı stresle başa çıkabilmesi için onlara destek olmalı ve bu süreçte psikolojik açıdan nasıl yol alacaklarını bilmelidir. Çocukların bu sınavdan alacakları notlar, sadece eğitim hayatlarını değil, önemli bir birey olarak topluma katkılarını da etkileyebilir.
Sonuç olarak, MEB’in yayınladığı LGS raporu, sadece bir sınavın değerlendirilmesi değil, aynı zamanda eğitimdeki muhtemel değişimler ve yenilikçi eğitim yöntemlerine geçiş için bir çağrı olarak da değerlendirilmeli. Bu bağlamda, eğitimcilere, velilere ve öğrencilere düşen sorumluluklar artmakta; bilgi odaklı ve bilinçli bir eğitim anlayışının benimsenmesi sayesinde, ülke genelinde daha sağlıklı ve nitelikli bir eğitim sistemi oluşturulması hedeflenmektedir.